Genel

Savaşın Türkiye’ye etkileri

Türkiye’nin güvenliğinin anayasası olarak tabir edilen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne (MGSB) göre, başta kitle imha silahlarının yayılması bir ulusal güvenlik meselesi. İsrail’in sahip olduğu nükleer silahlar ve İran’ın nükleer programı bölge ve Türkiye için öncelikli güvenlik tehditleri arasında.

Kitle imha silahlarının yayılmasına karşı milli düzeyde alınabilecek idari ve hukuki tedbirler zorunlu olsa da meselenin sınır aşan boyutu, bütün ülkelerin uluslararası platformlarda yakın işbirliği yapmasını zorunlu kılıyor. Türkiye bu konuyla ilgili olarak temel uluslararası hukuk metinlerinin tümüne taraf durumda. Aynı zamanda ülkemiz bu anlaşmaların daha etkin bir şekilde uygulanabilmesi için oluşturulan platformlara da üye.

REKLAM

Türkiye aynı zamanda Nükleer Tedarikçiler Grubu ve Avustralya Grubu gibi kitle imha silahları materyallerine ilişkin ihracat kontrol rejimine de tabi. Uluslararası düzeydeki anlaşma ve platformların yanı sıra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bazı devletleri ve devlet dışı aktörleri hedef alan yaptırım kararlarının titizlikle uygulanması, kitle imha silahlarının yayılmasıyla mücadele açısından önem taşıyor. Son olarak FATF (Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Mali Eylem Görev Gücü) tarafından kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanıyla mücadele çerçevesinde belirlenen ve iç hukukumuzda benimsenen kriterler de meselenin önemli bir boyutunu oluşturuyor.

YENİ GÜVENLİK KONSEPTİ

Türkiye’nin Ortadoğu’da yaşanan bu gelişmelerden hareketle bir dizi tedbiri hayata geçirmesi gerekiyor.

* Yeni bir güvenlik konseptinin oluşturulması

* Yeni bir güvenlik stratejisinin belirlenmesi

* Yeni bir güvenlik yapısı/mimarisinin oluşturulması gerekiyor.

* Hava gücünün güçlendirilmesi (Bu konuda atılan önemli adımlar var)

* Hybrit bir hava savunma sistemi kurulması (Bu konuda da önemli çalışmalar var)

*Siber güvenlik alt yapısının güçlendirilmesi ve modernize edilmesi gerekiyor.

HAVA KUVVETLERİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ

Hava Kuvvetleri’nin gücü, dünyanın herhangi bir yerindeki hedefleri herhangi bir zamanda vurma yeteneği sayesinde benzersiz bir asimetrik avantaj sağlarken, harekat ortamının bir bölümünde veya harekat ortamının tümünde hava üstünlüğünü güvence altına almak ve sürdürmek için; işlevsel, yüksek hazırlık oranlarına sahip, uzun menzilli, ateş ve manevra gücü yüksek, düşük görünürlük ve üstün tasarım özelliklerine sahip yeni nesil uçakların envantere alınması gerekiyor.

REKLAM

Bunun yanı sıra yeterli sayıda nitelikli pilot eğitimi, uçak bakım kapasitesi ve lojistik imkanların etkinliği, güvenilir ve sürdürülebilir bir hava kuvvetleri için olmazsa olmazdır.

Mavi Vatan’ın ayrılmaz parçası olan gökyüzünde hava kuvvetlerinin Türkiye’nin kıta sahanlığı ve misak-ı milli sınırlarının her noktasına ateş gücünü intikal ettirecek, bu bölgelerin en uzak yerlerinde havada ikmal yaparak uzun süreli himaye görevleri icra edecek yeteneği kazanması ve koruması gerekiyor. İnsansız hava araçları da dahil olmak üzere çeşitli hava araçları kullanılarak geliştirilecek harekat yetenekleri, aynı zamanda afet, yangın, sabotaj gibi toplumsal hayatı olumsuz etkileyen olaylara karşı da sivil alanda planlara uygun olacak.

Hava kuvvetleri uzayda kalabilen vasıtalarla kazanılacak askeri yetenekleri sayesinde caydırıcılığı artırma hedefini de gerçekleştirecek. Hava Kuvvetleri, hava konuşlu savunma ve taarruz görevi icra eden, harekat alanında kritik istihbarat, gözetleme ve keşif faaliyetleri ile komuta ve kontrolü kolaylaştıran ve kısa sürede başarılı operasyon yapılabilmesini sağlayan nitelikleri ile hasım ülkelere karşı başarılı ve kararlı stratejiler yürütmek için hayati öneme sahiptir. Modern uçaklar, hedef odaklı uzun veya kısa menzilli güdümlü füzeler ile bombalar, iyi eğitimli ve deneyimli personel, yetkin bir hava kuvvetinin unsurlarıdır.

Yeryüzünden ateşlenen cephaneleri kullanarak uçakları, insansız hava araçlarını ve füzeleri hedef alma ve yok etme yeteneğine sahip kara konuşlu hava savunma sistemleri de hava gücünü oluşturan stratejik unsurlar arasındadır.

REKLAM

HAVA SAVUNMA SİSTEMLERİ

Kara konuşlu hava savunma sistemleri içerisindeki; uzun ve orta menzilli sistemler geniş alanları koruyabilmekle birlikte yüksek maliyet (Satın alma, bakım ve ateşleme) konuşlanma (Düşük hareket kabiliyeti, yeniden aktif hale getirme) ve radar gölgesi (Havadan ve uydu gözetleme) gibi dezavantajları bulunan sistemlerdir. Bu nedenle çeviklik, ekonomiklik ve hızlı dağıtım gibi güçlü yönlere sahip olan kısa menzilli sistemler tarafından hava hududundaki boşlukların doldurulması gerekir. Bu nedenle hava gücünün caydırıcılık derecesi kara ve hava konuşlu sistemlerin uyum içerisinde kullanımıyla doğru orantılıdır.

Türkiye’nin hava gücü çoğunlukla uçak ve ateş gücü ile ABD’ye bağımlı bir kuvvettir. Bu doğrultuda; milli İHA, SİHA, TİHA ve SOM gibi silah sistemlerini geliştirme yeteneklerinin artışı ve Milli Muharip Uçak TF-23’ün yapımına ilişkin gelişmeler çok önemlidir.

Bunun yanı sıra; alçak ve orta irtifa hava savunması kapsamında Atılgan, Zıpkın, Korkut, Gökdeniz ve Hisar gibi sistemler ile Siper ve Tayfun gibi uzun menzilli füzeler marifetiyle kara konuşlu hava savunma sistemlerinin güçlendirilmesi de önemli gelişmelerdir.

REKLAM

SİBER UZAY ÇALIŞMALARI VE UYDU YETENEKLERİ

Harp alanındaki faaliyetleri tespit etmek, bu verileri eyleme geçirilebilir bilgilere dönüştürmek, bir eylem planına karar vermek ve bu kararlara göre hareket ederek eylemlerin etkinliğini değerlendirmek için iletişim ağı kullanıldığından, kara ve hava alanındaki muharebe faaliyetleri ile uyumlu çalışan uzay ve siber uzay alanında etkin bir muharebe ağının tesisi hava gücüne önemli katkılar sağlayacaktır. Uzay ve siber uzay alanında etkin bir güç olabilmek için dünyadaki gelişmelerin takip edilerek milli çapta ar-ge çalışmalarının yürütülmesi ve elde edilen verilerin taktik ve stratejik seviyede kullanılması hava gücüne katkı sağlayacaktır.

Bu nedenle dışa bağımlılıktan uzak, çağın gereklerine ayak uydurabilen ve hasım ülkelerin yeteneklerini rahatlıkla ortadan kaldırabilen çözümler üretebilecek bir harp sanayinin teşkili ve desteklenmesi önem arz ediyor. Yerli ve milli sanayi ürünlerinin hava gücüne entegre edilerek kullanılması, Türkiye’yi jeopolitik rekabetin kayda değer aktörlerinden biri konumuna yükseltecektir.

REKLAM

ABD ile F-16 satın alma ve modernizasyon projesi devam ediyor ancak Türkiye karşıtı bazı kongre üyeleri ve Yunan-Rum lobilerinin girişimleri sonucunda tedarik projesinin olumsuz neticelenmesi söz konusu olabilir. Türkiye’nin kendi uçak ve sistemlerini geliştirmesi, bu süreç gerçekleşene kadar tedariklerini çeşitlendirmesi zorunludur.

İRAN’IN BALİSTİK FÜZE KAPASİTESİ

Balistik füze üretimi konusunda bölge ülkeleri arasında önemli mesafe kat etmiş olan İran’ın füzelerinin menzilinin 2 bin 200 km’yi bulduğu ifade ediliyor. Bununla birlikte, uzun menzilli füzelerinin hedeflerin vurulması açısından hassasiyet oranı konusunda şüpheler var. Hipersonik füze (Ses hızını birkaç kat aşan) geliştirdiğini duyuran İran, son İsrail savaşında bu füzelerini kullandığını ifade etmiştir. Nükleer programı da göz önüne alındığında İran’ın balistik füzeleri için nükleer başlık üretmesi halinde bu durumun Türkiye açısından da tehdit oluşturabileceği değerlendiriliyor.

İsabet hassasiyeti yüksek olmayabilecek bu füzelerin yanlışlıkla ya da bilinçli bir şekilde ülkemize düşmesi ihtimali, Türkiye’nin hava savunma sistemini güçlendirmesini zorunlu kılmaktadır.

REKLAM

Türkiye, İran sınırının güvenliğini etkili bir şekilde sağlamak maksadıyla insan yoğunluklu güvenlik sistemleri yerine teknoloji yoğunluklu sistemleri hayata geçirmiştir. Modüler Beton Duvar, Elektro Optik, Asansörlü Kule, Hendek gibi sistemlerle teknolojik önlemler desteklenmektedir. Gece görüşlü termal kameralar, harekete duyarlı sensorlar ve dronlar da sınır güvenliğinde kullanılmaktadır. Hava hududumuzun güvenliği için önemli projeler geliştirilmekte ve her türlü teknik destek vasıtaları kullanılmaktadır.

KAMİKAZE DRONLAR

İran’ın SİHA envanterinde kamikaze dronlar önemli yer tutmaktadır. İran’ın bölgedeki vekil güçlerinin saldırılarında da bunun örneğine rastlanıyor. Basit yapılı, düşük maliyetli ve üretim kolaylığı olan bu dronların bölgesel/dağınık-mobil tehdit araçları olduğu, dolayısıyla bin km ve üzerinde bir menzile sahip olduğu biliniyor. İran’ın SİHA envanterinde Shaed 129 ve Shaed 136’ların öne çıktığı görülüyor. Rusya-Ukrayna savaşında gündeme gelen bu araçların taktik taarruzlarda etkili olduğu, gelişmiş motorunun bulunmadığı ve gündelik motorların geliştirilerek bu araçlarda kullanıldığı biliniyor. Çoklu fırlatma yeteneğine sahip bu araçlardan sürü saldırılarında verimli verimli sonuçlar alınabilir.

İran’ın kamikaze SİHA’ları ile Türk SİHA’ları Ukrayna’da karşı karşıya gelmeleri nedeniyle uluslararası medyada sıkça kıyaslandı. İran SİHA’larının intihar ve sürü saldırılarında öne çıktığı ayrıca uydu bağlantılarının bulunmadığı dikkat çekti. Türk SİHA’ları ise uydu bağlantısı bulunan ve henüz sürü saldırılarında kullanılmayan farklı bir sınıfa sahip araçlardan oluşuyor. Maliyeti açısından İran SİHA’ları Türk SİHA’larına göre oldukça düşük maliyetlidir. Dünyanın en iyi 10 SİHA’sı arasında yer alan Türk SİHA’larının pazar payı tüm bölgelerde genişliyor. Türk SİHA’ları yüksek irtifa, dayanıklılık, uzun uçuş ve yüksek faydalı yük/mühimmat taşıma kapasiteleri ile öne çıkıyor.

Haber Kaynak : HABERTURK.COM

“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
HoliganbetRize escorttrabzon Escort